14 Mayıs 2018 Pazartesi

Ezreal ın hikayesi

Ezreal ın hayat hikayesi


Ezreal işleri gereği diyar diyar dolanan iki ünlü tüccarın oğludur. Piltoverda amcası profesör leemerin yanında yaşıyordu. Ezreal ın amcası onunla başa çıkmada zorlandığı için kendisine yardımcı olması için en katı mürebbiyelerini işe almıştır. Onların eğitimi altında Ezreal böylece teknoturmajiden Hextech mekaniklerineve hatta arkeolojik tarihe dek pek çok konuda bilgili olmuştu. Ona anlatılan bütün her şeyi aklında tutan ezreal hiç bir zaman sınavlarına çalışmamıştır ama bütün girdiği sınavlardan başarı ile geçmiştir bu da amcasını çok öfkelendirirdi. Keşfetme arzusu çok fazla olduğundan kuralları hiçe sayarak gizli yerlere gidip incelemeyi çok seviyordu. olağın üstü yer yön duygusu ile üniversitenin altında ki gizli bölmelerden rahatlıkla çıkabiliyor garip olacak ki çatıların tepesinde tuhaf ve gizemli hazinelerle dolu en kuytu mahzenlere bile kolayca girip çıkıyordu. Kapı açma becerilerini de geliştiriyordu. Ailesi dönem dönem uzak diyarlardan getirdikleri dişe dokunur malları satmak için piltovera dönerdi.En nadir ve büyülü hazinelerin ticaretini yapmayı kendine amaç edinmiş olan babası kıvrık boynuzlardan bir taç takan kadim bir shurima büyücüsü olan  Nezruk'un kayıp mezarını yerini bulmayı kafasına koymuştu. Efsanelere göre bu mezarda bir yerden bir yere sıçramasına yarayan büyülü bir taç bulunmaktadır. Ezreal ın babası bu hedef haline getirmişti çünkü nereye giderse gitsin akşam yemeğine eve yetişebilecekti. 




Ezreal ailesi ile ne kadar seyahat etmek istese de ailesi buna izin vermiyordu çünkü her seferde başına tehlikeli işler geliyordu. Ezreal ın ailesinin eve ziyaretleri iyice azalmaya başladı ve bir gün hiç dönmediler. Profesör leemer shurima harabelerinin derinliklerine  gittiklerini ve bir daha onlardan haber alınamadığını öğrendi. Ezreal a ise ailesinin vefat ettiğini söyledi. Ancak o mutlaka bir yerlerde ve hayatta olduklarından ve kendisine dönmeye çalıştıklarından emindi.Akşamları yemeğini yerken hep oyalanır  masadan daha geç kalkarsa belki anne ve babasının ellerinde nezukun büyülü taşıyla birden çıka geleceğini umut ederdi. Ezreal gizli gizli ailesini bulmaya ve ya da başlarına ne geldiğini öğrenmek istiyordu. Elinde tek bir ipucu vardı oda babasının gittiği Nezukun mezarıydı. Yıllar geçtikçe Piltover Ezreal için bir oyun alanına dönüşmüş hiçbir laboratuvar yada atölye onun serüven isteği karşısında kilitli kalamamıştı. Ezreal haftalarca uğraşarak üniversiteden ihtiyacı olan malzemeleri topladı; Gökyüzü haritaları, Rün mühürlerinin çevirileri,Antik shurimada yapılan cenaze törenlerine dair detaylar ve bir adet koruyucu gözlük almıştı. Amcasına bir veda notu bıraktıktan sonra shurimada bir kıyı sehri olan nahasrama'ya giden bir ticaret gemisine gizlice binerek yola çıktı. Yolu yarılmıştı ardı ki kamaroth gemilerine binen izinsiz yolcuyu fark etti, kaptan onu gemiden atmakla tehtit ederken tahta bir kalasın üzerinde dengede durmaya çalışan Ezreal, Zaten gemiden atlamayı planladığına dair yeminler etti. Şu noktada okyanusta hayatta  sansı gemi güvertesinden daha fazlaydı çünkü gösterdiği gökyüzü haritasından'da anlaşılabileceği üzere gemi onu parçaları ayıracak korkunç bir resife çarpmanın eşiğindeydi. Bu olayın ardından Ezreal geminin baş seyri sefercisi atanırken yerini aldığı gemi adamı ise onun yerine denizin dibini boylamış oldu. Naşramaya demir attıktan sonra gizemli mezarı bulmak için işe koyuldu. Aylar boyunca tapınakları araştırdı. Bilinmeyenin getirdiği o sınır tanımayan özgürlük hissinin tadını çıkarırken antik yer altı mezarları arasından kendine rotalar çizdi ve gizli odaları koruyan akıl almaz dehşetlerden kaçtı. Eski bir imparatorun yer altındaki mezarında gezerken yeri kaplayan mozaik taşların sanki biri onları daha yeni döşemişcesine pürüzsüz olduğunu fark etti. köşesinden ufakça bir parçayı merakla kopardığında altında eski ve renkleri solup gitmiş bir portre yattığını gördü. Ezreal heyecanla her bir mozaik parçasını söktü ve Altında o şahsına münhasır kıvrık boynuzlarla çevrili kafasının bulunduğu devasa bir fresk çıkmıştı büyücünün aralık olan ağzı kumların döküldüğü bir deliğe dönüştü. Ezreal beline bir iplik bağlayarak aşağıya atladı ve nefes almakta zorlanıyordu ve karanlıkta elleri ile yolunu belirliyordu. 



Açıklığa vardığındaysa üzerinde, ortasında parlak mavi bir muska olan ağır bronzdan bir eldiven vardı. Ezreal kendini mezardan aşağı çekerken etrafındaki duvarlar güçlü sarsıntılarla titreyerek içeriye doğru çökmeye başladı. Kaçış yolunu göremese bile hemen yukarıda olduğunu hissedebiliyordu ve elinde gücün biriktiğini hissetti ve birden bire hayal ettiği yerde bulmuştu kendisini. Ezreal bir gün taş bir köprünün temellerini yanlışlıkla yerle bir ettiğinde ondan aynı zamanda büyülü ışık da çıkartabildiğini keşfedecekti. Yine aynı eldivenle bir grup göçebeyi kendisinin yükselmiş bir savaşçının yeniden vücut bulmuş halı olduğunu söyleyerek kandıracak  onu ölümcül kum katmanlarının altına gömen acımasız bir kum fırtınasını atlatacak ve bir zersai sürüsünü paramparça edecekti. Ancak bu kadim eşyanın'da sınırları vardı. Gücünü açığa çıkarabilmek için uzun sure yeniden hazır hale gelmesini beklemek gerekiyordu ve yalnız kısa mesafeler arasında ışınlanmak mümkün oluyordu. Dahada kötüsü Ezreal ailesi eğer hala hayatta olsaydı kendisinin bu eldiveni bulmamış olması gerektiğini düşünmeden edemiyordu. Aklında tek bir soru vardı o da aynı mezardan çıkarılmış olan eldivenin eşiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder