19 Mayıs 2018 Cumartesi

Thresh in hikayesi

Thresh in hayat hikayesi

Tarihin sayfalarından silinip gitmeye yüz tutmuş çağlarda sonradan Thresh adıyla anılacak adam bilgi toplayıp muhafaza etmeye adanmış bir kardeşliğe mensuptu. Bu kardeşliğin önderleri tehlikeli ve karanlık büyülü emanetlerle dolu bir yer altı mahzeninin muhafız lığıyla görevlendirilmişti. Thresh in olağan üstü sağlam bir iradesi ve çok nizami bir mizacı vardi. Dolayısıyla bu tür görevler için tam biçilmiş kaftandı. Thresin muhafızlığını yaptığı mahzen bir adalar zincirinin merkezinde yer alan hisarın derinliklerinde gömülüydü ve rün nişanlar sihirli kilitler ve kuvvetli totemler tarafından korunuyordu. Büyü içindeki kötülüğü aramaya koyulunca Thresh uzun süre maruz kaldığı bu karanlık efsunlardan etkilenmeye başladı. Emanetler yıllarca kendine olan güvenini kemirdi ve Thresh'e en derin korkularıyla kışkırtıp gaddarlığını körükledi. Thresin içindeki nefret zalim davranışlar şeklinde yüzeye çıkarken zaaflardan faydalanma yeteneği gün ve gün keskinleşmeye başladı. Bulduğu canlı bir kitaba bile işkence ediyordu. Sayfalarını tek tek koparıp alıyor geriye hiçbir sayfa kalmayınca kitabı yeniden birleştiriyordu. 



Kadım bir büyücünün ruhuyla bütünleşmiş bir aynanın camını matla şana kadar kazıyor adamı karanlığa mahkum ediyor sonra camı yeniden parlatıp işe en baştan başlıyordu. Nasıl ki sırlar anlatılmak için yanıp tutuşursa büyülerinde en büyük arzusu hayata geçmektir ama Thresh büyülere bile her gün zulüm etmekten geri kalmıyordu. Büyülerin sözlerini söylemeye başlıyor ve kelimeler dilinden su gibi dökülürken son heceye gelir gelmez süsü veriyordu. Acımasızlığını açık edecek bütün ip uçlarını zarafetle gizlemeyi öğrendi. Böylece kardeşlikten ona bakan kimse disiplinli bir muhafızın dışında bir şey görmüyordu. mahzen öylesine engindeki kimse içindekileri Thresh kadar eksiksiz bilmiyordu ve gel zaman git zaman önemsiz emanetler kardeşliğin hafızasından silinmeye başladı tıpkı Thresh gibi. Bunca titizlikle yürüttüğü çalışmalarını saklamak zorunda kalmak Thresh in içini kemiriyordu. Muhafızlığını yaptığı her şey ya kötülükle doluydu yada bir şekilde çarpık bir yola sapmıştı. O zaman Thresh niye dileğini yapmakta özgür olmasın ki. Mahzeninde birbirinden acayip sayısız büyülü eşya vardı  ama hiç insan yoktu. Taki zincire vurulmuş bir adamı sürükleye sürükleye getirip bıraktıkları güne kadar. Adam bir kara büyücüydü ve bedenini ham büyüyle bütünleştirmişti. Bu sayede ne kadar ağır yaralanırsa yaralansın dokularını iyileştirme gücüne kavuşmuştu. Thresh bu yeni mahkumu görünce keyfinden dört köşe oldu. Zira bir insana çektirilebilecek en büyük ıstırap çektirse bile helak olmayacak yıllar boyunca dilediğince oynaya bileceği bir oyuncağa kavuşmuştu. Bir kanca kullanarak büyücünün derisini itinayla yüzmeye koyuldu iyileşene kadarda zincirleriyle yarayı kamçılıyordu. Zamanla mahzeni turlarken zincirlerini üzerinde taşımayı alışkanlık haline getirmişti. 



Yaklaşırken çıkardığı sesler kara büyücüyü Taaa uzaklardan bile dehşetler içinde kıvrandırıyor Thresh ise bundan şeytani bir zevk alıyordu. Zulüm fırsatından yana hiç kıtlık çekmeyen Thresh  hisarın üst katlarındaki kardeşlikten iyice uzaklaştı. Yemeklerini mahzende bir tek fenerinin aydınlattığı odasında yemeye başlamıştı  ve yer altındaki dehlizlerden nadiren çıkıyordu. Neredeyse hiç güneş görmediği için benzi soldu ve yüzü çöküp boş bir surete büründü. Kardeşliğin diğer mensupları ondan uzak duruyordu ve bu yüzden olsa gerek kardeşlikten bazıları sırra kalem basmaya başladığında hiç birinin aklına Thresh in inini araştırmak gelmedi. Yıkım adıyla bilinen felaket günü gelip çattığında büyülü şok dalgaları adanın bütün sakinlerinin canlarını aldı ve onları ölümle yaşam arasında bıraktı. Başkaları acı içinde feryat ederken Thresh bu yıkımdan büyük bir haz alıyordu. Bu felaket onu korkunç bir hortlağa dönüştürmüştü ama gölgeler diyarına birçoklarının aksine Thresh kimliğini yitirmedi aksine acımasız işkencelere düşkünlüğü ve zayıflığı anında sezme kabiliyeti daha da baskınlaştı. Faniliği Sınırlayıcılarından sayılıp zulümlerine ceza kaygısı duymadan devam edebilmek onun için gümüş tepside sunulan bir fırsattan farksızdı. Hortlak haliyle Thresh hem ölülere hem canlılara bitmek bilmez acılar çektirebilir çaresizlikleriyle hazza doyabilir ve ardından ebediyen ıstırap içinde kavrulmaları için kurbanlarının ruhlarını hapse de bilirdi. Thresh artık sadece belirli kurbanlarını arıyor en zeki en dayanıklı ve iradesi en güçlü olanları en büyük zevki içlerinde en ufak bir umut kırıntısı kalmayana kadar kurbanlarına işkence edip onları zincirin ucundaki kancaya teslim etmekti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder